Cumhuriyet Döneminde Olay Çevresinde Oluşan Edebi Metinler

Cumhuriyet Döneminde Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler

 

Cumhuriyet dönemindeki anlatmaya bağlı edebi metinleri dört başlık halinde incelemek mümkündür:

A) Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Eserler

 

Cumhuriyet döneminde Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren eserlerin özellikleri şunlardır:

  • Cumhuriyet’in ilk dönem ürünlerinde Milli Edebiyat zevk ve anlayışına uygun hikâye ve romanlar yazılmıştır.
  • Cumhuriyet’le birlikte siyasi, ekonomik ve toplumsal hayattaki değişimler edebiyata da yansımış; Anadolu’ya açılma, Anadolu’yu görüp anlatma ve Anadolu insanını konu edinme öne çıkmıştır.
  • Cumhuriyet döneminde Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren hikâye ve romanlarla Milli Edebiyat dönemi roman ve hikâyeleri arasında; Anadolu coğrafyasını ve halkını anlatma bakımından bir ortaklık olmakla birlikte Atatürk ilke ve inkılâplarını konu edinme, savaş sonrası hayatı da anlatma bakımından farklılıklar söz konusudur.
  • Roman ve hikâyelerde toplumsal ve kültürel farklılıklar, ülke ve toplum sorunları, Kurtuluş Savaşı, eski-yeni çatışması, köy ve kasaba insanının çelişkileri, tarihi konular, yanlış Batılılaşma konuları ağırlıkla işlenmiştir.
  • Realizm akımından etkilenilmiş, Cumhuriyet döneminin hazırlayıcıları olan I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı konu edilmiştir.
  • Atatürk ilke ve inkılâplarına uygun bir bakışla eserler yazılmış, yanlış Batılılaşma konusu ele alınmıştır.
  • Batıl inançlar ve hurafeler eleştirilmiştir.
  • Toplumsal faydayı esas alan eserler yazılmıştır.
  • Doğu – Batı karşılaştırmaları yapılmıştır.
  • Halkın sıkıntıları, aydın – halk çatışması konu edilmiştir.
  • Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren hikâyelerde Maupassant tarzının (olay hikâyesi) özellikleri görülür.

Önemli Temsilcileri:

MEMDUH ŞEVKET ESENDAL (1883 – 1952)

Durum (kesit, Çehov tarzı) öykücülüğünün ilk ustasıdır.
Halkın içinden kişileri (memur, esnaf), onların önemsiz görünen davranışlarını konu edinmiştir.
Halkı, iyi ve kötü yönleriyle, onları sevdirerek anlatmıştır.
Sade, süssüz, kısa cümlelerle kurulmuş, yumuşak bir dili vardır.
Toplumun çektiği sıkıntıları, sorunları abartmadan ve umutsuzluğa düşürmeden göz önüne sermiştir.
“Haşmet Gülkokan” ve “Komiser” gibi hikâyeleriyle sevilmiştir.

Eserleri:
Hikâye: Otlakçı, Mendil Altında, Temiz Sevgiler, Ev Ona Yakıştı
Roman: Ayaşlı ve Kiracıları, Miras


EMİNE IŞINSU (1938-…)

Halide Nusret Zorlutuna’nın kızıdır.
Romanlarında köklerinden, kültür bağlarından koparılmak istenen insanımızın dramını ve mücadelesini anlatır. Ayrıca Cumhuriyet Türkiye’sinin sınırları dışında kalmış insanımızın orada verdiği yaşam mücadelesini de işler.
Anadolu’ya yerleşme, burada yurdu tanıma, anarşi ve karışıklık döneminin siyasi olayları, gençlik hareketleri üzerinde durduğu konulardır.
Geçmişten günümüze Türk insanının varlık mücadelesinde yoğunlaşan kadın romancımızdır.

Eserleri:
Roman: Küçük Dünya, Azap Toprakları, Ak Topraklar, Tutsak, Sancı, Çiçekler Büyür, Canbaz, Kaf Dağı’nın Ardında, Alpaslan, Atlı Karınca, Cumhuriyet Türküsü, Nisan Yağmuru, Havva, Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri, Bukağı, Hacı Bayram, Hacı Bektaş Veli

Oyun: Bir Yürek Satıldı, Bir Milyon İğne, Adsız Kahramanlar, Ne Mutlu Türküm Diyene
Öykü: Bir Gece Yıldızlarla



B) Toplumcu Gerçekçi Eserler (Toplumsal Gerçekçiler)

Türk edebiyatında toplumcu gerçekçilik, 1930’lardan 1980’lere kadar özellikle roman alanında varlığını güçlü bir biçimde sürdürmüştür.

Toplumcu gerçekçi bakış doğrultusunda işçilerin, dar gelirlilerin dünyası, köydeki yaşam tarzı sunulmuş, köyden kente göçün ortaya koyduğu sorunlar, toplumcu dünya görüşüne uygun olarak sergilenmiştir.

1930’larda üretilen Anadolu insanının gerçeğini, toplumsal değişimle yaşanan sancıları anlatan öyküler ve romanlar, toplumcu gerçekçi edebiyatın kuruluşunun ilk örnekleri niteliğindedir.

Sabahattin Ali, özellikle Anadolu’ya yönelme ve ne anlattığı kadar nasıl anlattığına da önem veren nitelikli roman ve hikâyeleriyle toplumcu gerçekçilerin öncülerden biridir.

Toplumcu gerçekçi eser veren yazarların bir bölümü özellikle köy sorunlarına yönelmişlerdir. Tanzimat döneminde Nabizade Nazım’ın Karabibik kitabıyla başlayan köye yönelmenin ilk başarılı örnekleri Ebubekir Hazım Tepeyran’ın “Küçük Paşa” ve Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı yapıtlarıyla Milli Edebiyat döneminde verilmiştir.

1950’li yıllarda Köy Enstitülü yazarların çabalarıyla köy olgusu romanlarda daha farklı bir şekilde ele alınmaya çalışılmıştır. Köy Enstitülerinde yetişen köy kökenli yazarlar konularını daha çok toprağa bağlı insanların hayatlarından alan eserler yazmışlardır. Anadolu köy ve kasabalarına yönelmişlerdir.

Mahmut Makal’ın 1950’de köy notlarını içeren “Bizim Köy” adlı kitabının yayımlanmasıyla, Fakir Baykurt ve Talip Apaydın gibi yazarların eserleriyle köye ve köy hayatına ilgi daha da artmıştır.

1960’lardan itibaren Fakir Baykurt, Kemal Bilbaşar, Yaşar Kemal gibi yazarlar köy – kasaba konularını işlemeyi sürdürürken Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin gibi yazarlar bir süre sonra kent insanının ve büyük kentin sorunlarını da ele alan konulara yönelmişlerdir.

Toplumcu Gerçekçi Sanatçılar

SADRİ ERTEM (1900 – 1943)
1930’lu yıllarda, konularını köylünün, işçinin, orta sınıfın sıkıntılarından alan romanlar yazmıştır.
Sanatsal üsluba karakter ve duygu tahlillerine önem vermemiştir. Yani estetiği düşünmemiş; sadece ekonomik, sosyolojik, sınıfsal gerçekleri anlatmaya çalışmıştır.
Eserleri:
Roman: Çıkrıklar Durunca, Bir Varmış Bir Yokmuş, Düşkünler, Yol Arkadaşları
Hikâye: Silindir Şapka Giyen Köylü, Bacayı indir Bacayı Kaldır, Korku, Bay Virgül, Bir Şehrin Ruhu


SABAHATTİN ALİ (1907 – 1948)
Toplumcu gerçekçi bir sanatçıdır.
Şiirler, hikâyeler, romanlar yazmış, çeviriler yapmıştır. Sabahattin Ali, 1930’lu yıllarda öyküye gerçekçi ve yeni bir soluk getirmiştir.
Öykülerinde, tanımlamakta güçlük çektiğimiz kimi duyguları ustalıkla anlatmıştır.
İnsanın zavallılığını ve gücünü aynı sarsılmaz üslupla, zaman zaman masalsı ve destansı bir biçimde yansıtmayı başarmıştır.
Şiirlerini halk şiirinden esinlenerek yazmıştır. Romanlarında da insanın ruhuna ayna tutmuş ve gerçeğe bu aynadan bakmış, okurların gerçekliği daha derinden algılamasını sağlamıştır.
Markopaşa adlı mizahi dergiyi çıkaranlar arasında (Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’la birlikte) yer almış, bu dergide başyazılar yayımlamıştır.
Eserleri:
Öykü: Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya, Sırça Köşk 
Şiir: Dağlar ve Rüzgâr
Roman: Kuyucaklı Yusuf, içimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna

KEMAL TAHİR (1910 – 1973)

Toplumcu gerçekçi bir romancıdır.
Hapishane yaşamını, Kurtuluş Savaşı’nı, tarihi, köy yaşamını ve eşkıya hikâyelerini konu edindiği romanlarıyla tanınmıştır.
Tasvire önem veren yazarın eserlerinde anlaşılır bir dili ve yalın bir anlatımı vardır.
Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlattığı, Osmanlı toplumunun gelişim sürecinin Batı’dan farklı olduğunu ileri sürdüğü tezli romanı “Devlet Ana” romanıyla ve Kurtuluş Savaşı yıllarını konu edindiği “Yorgun Savaşçı” romanlarıyla tanınmıştır. “Yol Ayrımı” romanında da Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki çok partili hayata geçiş denemesini anlatmıştır. Bu romanları aynı zamanda tarihi roman türündedir.
Ekonomik kaygıyla polisiye roman türünün önemli eseri olan Mayk Hammer’ın yerli versiyonlarını yazmıştır.
Eserleri:
Roman: Devlet Ana, Yorgun Savaşçı, Esir Şehrin İnsanları, Rahmet Yolları Kesti, Esir Şehrin Mahpusu, Bozkırdaki Çekirdek, Kurt Kanunu, Yol Ayrımı

 

AZİZ NESİN (1916 – 1995)
Toplumcu gerçekçi bir yazardır.
“Markopaşa” adlı mizahi hiciv dergisini çıkaranlar arasındadır.
Dünyaca tanınmış mizahi öykü yazarıdır.
Eserleri:
Roman: Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Zübük
Öykü: Toros Canavarı, Damda Deli Var, Fil Hamdi, Sizin Memlekette Eşek Yok Mu?


 

ORHAN KEMAL (1914 – 1970)
Toplumcu gerçekçi bir yazardır.
Gerçek adı “Mehmet Raşit Öğütçü” olan yazar daha çok öyküleriyle tanınır.
Öyküleri dışında oyun, roman ve senaryolar da yazmıştır.
Öykü ve roman kişilerini, günlük konuşma diliyle ve yerel sözcüklerle konuşturmadaki ustalığı dikkat çekmiştir.
Çukurova’nın sanayileşmesini ve işçi sorunlarını, tarımın makineleşmesi ve ırgatların sıkıntılarını, mahpusları, bekçileri gardiyanları… konu edinmiştir.
Eserleri:
Öykü: Ekmek Kavgası, 72. Koğuş, Önce Ekmek, Mahalle Kavgası
Roman: Baba Evi, Murtaza, Cemile, Bereketli Topraklar Üzerinde, Hanımın Çiftliği, Avare Yıllar, Gurbet Kuşları


 

YAŞAR KEMAL (1923 – 2015)

Toplumcu gerçekçi bir yazardır.
Asıl adı Kemal Sadık Göğçeli’dir.
Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, Anadolu insanının ekonomik ve toplumsal sorunlarını dile getirdiği röportajları ile tanınmaya başlamıştır.
1953-54’te Cumhuriyet’te tefrika edilen ilk romanı “İnce Memed” büyük ilgi uyandırmıştır. Türkiye’de tarımdan sanayileşmeye geçiş evresi olarak nitelenebilecek 1950’li yıllarda, Çukurova’nın geniş biçimde makineleşmeye açılması ve verimli topraklar üzerindeki ağalar arası rant savaşının kızışması, bunun yoksul Çukurova köylüsü üzerindeki sonuçları Yaşar Kemal’in romanlarının ilk evresinin ana temasını oluşturmuştur.
Ağa baskısı karşısında dağa çıkan eşkıya “İnce Memed”le yazar, bir destan kahramanını anlatırken aynı zamanda toplumsal yapıdaki aksaklıkların da eleştirisini yapar.
“Teneke”, Çukurova yöresindeki çeltik ağalarına karşı mücadele eden ve köylünün yanında yer alan genç ve idealist bir kaymakamın trajik öyküsünü işler, “aydının mücadele gücü”nü dile getirir. Daha sonra bu romanı iki perdelik oyun biçiminde sahneye uyarlamıştır.
Halk öykücülüğünden yola çıkarak, sözlü gelenekte yaşayan Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik öykülerini “Üç Anadolu Efsanesi” adıyla yeniden kaleme almıştır.
Yaşar Kemal 70’li yılların ortalarından itibaren yazarlığında yeni bir yönelimin ürünleri olarak nitelenebilecek ürünler vermeye başlar. “AI Gözüm Seyreyle Salih”, “Kuşlar da Gitti” ve “Deniz Küstü” romanlarında yazar ilk kez Çukurova dışına çıkarak kenti ve deniz insanını konu edinmiştir.
Anadolu insanının sözlü anlatım geleneğinin ürünleri olan destanlardan, ağıtlardan, halk öykülerinden, masallardan, türkülerden ve çağdaş roman tekniklerinden yararlanarak vardığı bireşim ve üslup onu her bakımdan özgün bir çağdaş sanatçı kimliğine ulaştırmıştır.
Kurduğu imge ve mit dünyası, benzetmeler, betimlemeler, doğanın tüm yönleriyle anlatımı, kullandığı dil, yerel sözcükler ve deyimler, atasözleri, yakarışlar, sövgüler onun anlatımını canlı ve etkileyici kılmıştır.
Anlatımındaki özgünlük “düşle gerçeği, doğayla insanı iç içe” vermedeki başarısından kaynaklanmaktadır.
Şiirsel üslubu ve olağanüstü düş gücüyle, modern romanla epik anlatım biçimlerini başarıyla bağdaştırması onu özgün ve güçlü kılmıştır.
Eserlerinde kullandığı bölgesel sözler ve deyimlerle ilgili Ali Püsküllüoğlu tarafından Yaşar Kemal Sözlüğü adlı bir kitap yayımlanmıştır.
Eserleri:
Roman: İnce Memed, Teneke, “Dağın Öteki Yüzü” üçlemesi (“Orta Direk”, “Yer Demir Gök Bakır”, “Ölmez Otu”), “Akçasazın Ağaları” dizisi (“Demirciler Çarşısı Cinayeti”, “Yusufçuk Yusuf” ), “Hüyükteki Nar Ağacı”, “Kimsecik” üçlemesi (“Yağmurcuk Kuşu”, “Kale Kapısı”, “Kanın Sesi”), Ağrıdağı Efsnesi, Binboğalar Efsanesi, Çakırcalı Efe, Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, AI Gözüm Seyreyle Salih, Kuşlar da Gitti, Deniz Küstü, “Bir Ada Hikâyesi” üçlemesi (“Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana”, Karıncanın Su içtiği”, “Tanyeri Horozları”),
Hikâye: Sarı Sıcak
Derleme: Ağıtlar, Üç Anadolu Efsanesi (Derleme – Özgün Anlatı)
Röportaj: Bu Diyar Baştan Başa, Allah’ın Askerleri (Röportaj-Öykü)
Deneme – Fıkra: Taş Çatlasa
Folklor Denemeleri: Sarı Defterdekiler
Antoloji: Gökyüzü Hep Mavi Kaldı (Sabahattin Eyüboğlu’yla birlikte yazmıştır.)
Konuşma ve Yazıları: Ağacın Çürüğü, Zulmün Artsın, Baldaki Tuz, Ustadır Arı


 

HALİKARNAS BALIKÇISI (1886 – 1973)

Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı’dır.
Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu’yla birlikte topraklarımızda yeşermiş bütün kültürler, bizden önceki bütün uygarlıklar bizimdir, hemşerimizdir, anlayışıyla yola çıkan “Mavi Anadoluculuk” anlayışına bağlı Türk hümanistlerinden biridir.
Eserlerinde denizi, deniz insanlarını, Bodrum’u, Ege Denizi’nin efsanelerini anlatmıştır.
Üsluba ve tekniğe çok önem vermeyen yazarın, şiirsel, destanımsı ve coşkulu bir anlatımı vardır.
Eski Yunan ve Anadolu uygarlıkları ve mitoloji birikimini de eserlerinde yansıtmıştır.
Eserleri:
Öykü: Merhaba Akdeniz, Ege Kıyılarından, Yaşasın Deniz, Egenin Dibi, Gülen Ada, Gençlik Denizlerinde
Roman: Aganta Burina Burinata, Ötelerin Çocuğu, Uluç Reis, Turgut Reis, Deniz Gurbetçileri
Anı: Mavi Sürgün


 

NECATİ CUMALI (1921 – 2001)
Şiir, hikâye, roman ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir.
Gözlemlerinden yola çıkarak toplumsal sorunları ele almıştır.
Ege bölgesinin kırsal insanının yaşantısını anlatmıştır.
Sinemaya da uyarlanmış olan “Susuz Yaz” adlı eserini hem tiyatro hem de hikâye biçiminde kaleme almıştır.
Eserleri:
Şiir: Kızılçullu Yolu, Harbe Gidenin Şarkıları
Roman: Tütün Zamanı (Zeliş), Yağmurlar ve Topraklar, Viran Dağlar
Hikâye: Ay Büyürken Uyuyamam, Dila Hanım
Tiyatro: Susuz Yaz, Nalınlar, Boş Beşik, Ezik Otlar, Yeni Çıkan Şarkılar ya da Juliet


 

SAMİM KOCAGÖZ (1916 – 1993)
Toplumcu gerçekçi sanat anlayışı doğrultusunda ürünler vermiştir.
Hikâyelerin konularını yaşadığı Söke çevresinden ve Menderes vadisinin toprak sorunlarından almış, alışılmış teknik ve anlatıma bağlı kalarak sınıfsal çelişkileri, ekonomik nedenlerle değişen düzen ve dünya görüşlerini incelemiştir.
Eserleri:
Roman: İkinci Dünya, Bir Şehrin iki Kapısı, Yılan Hikâyesi, Onbinlerin Dönüşü, Kalpaklılar, Doludizgin, Bir Karış Toprak, Bir Çift Öküz, İzmir’in içinde, Tartışma, Mor Ötesi, Eski Toprak
Hikâye: Telli Kavak, Sığınak, Sam Amca, Cihan Şoförü, Ahmet’in Kuzuları, Yolun Üstündeki Kaya, Yağmurdaki Kız, Alandaki Delikanlı, Gecenin Soluğu


 

KEMAL BİLBAŞAR (1910 – 1983)

Konularını özellikle Batı Anadolu kasabalarından almıştır.
İnançlar, gelenek ve töreler, hayat görüşleri, çıkar çatışmaları ve yerli renklerle beslenmiş olayları gelenekçi bir anlatışla işlemiştir.
Refik Halit’le başlayan memleket hikâyeciliğini, eleştirel ve sert bir gerçekçilik içerisinde ele almıştır.
“Cemo” romanıyla geniş kesimlerce tanınmış ve sevilmiştir.
Eserleri:
Roman: Cemo, Memo, Yeşil Gölge, Başka Olur Ağaların Düğünü
Hikâye: Anadolu’dan Hikâyeler, Irgatların Öfkesi, Cevizli Bahçe


 

MAHMUT MAKAL (1930 – …)
Yazarlık hayatına yeni bir köy öğretmeni olarak Varlık dergisine gönderdiği köy mektupları ve notlarıyla başladı.
Bu notların toplandığı “Bizim Köy” kitabı geniş bir ilgi uyandırdı; edebiyatımızda köy edebiyatı çığırını başlattı.
Eserleri:
Notlar (hikâyemsi izlenimler): Bizim Köy, Köyümden, Hayal ve Gerçek, Memleketin Sahipleri


 

TALİP APAYDIN (1926 – …)
İlk şiir ve hikâyeleri Köy Enstitüleri Dergisi’nde yayımlanmıştır.
Köy gözlemlerini notlar halinde kaleme almıştır.
Konularını köy ve kasaba olaylarından alan hikâye ve romanlar yazmıştır.
Eserleri:
Köy Notları: Bozkırda Günler
Şiir: Susuzluk
Hikâye: Ateş Düşünce, Öte Yakadaki Cennet, Koca Taş, O Güzel İnsanlar (çocuklar için), Yolun Kıyısındaki Adam, Duvar Yazıları, Kökten Ankaralı, Hendek Başı, Hem Uzak Hem Yakın
Roman: Sarı Traktör, Yarbükü, Emmioğlu, Ortakçılar (Sonraki basımda Ortakçının Oğlu adıyla basılmıştır), Define, Köylüler, Tütün Yorgunu


 

FAKİR BAYKURT (1929 – 1999)
Köy Enstitüsü çıkışlı yazarlardandır.
Hikâye ve roman türlerinde eserler vermiştir.
Özellikle Orta Anadolu bölgesini konu edinmiştir.
İçinde doğup yetiştiği köylülerin hallerini anlatmaya çalışmıştır.
İnsanları, okurları aydınlatmayı, daha ileriye taşımayı görev edinmiştir.
Eserleri:
Roman: Yılanların Öcü, Irazca’nın Dirliği, Onuncu Köy, Kaplumbağalar, Tırpan


 

FAİK BAYSAL (1922-2002)
Konularını daha çok büyük babasının yanında çocukluğunu geçirdiği Adapazarı ve çevresi köy ve kasabalarından, İstanbul’un kenar mahallelerinden aldı.
Sefalet ve serseriliklere kaymış insanların hayat dramlarını işledi.
“Drina’da Son Gün” adlı romanında II. Dünya Savaşı yıllarında Yugoslavya Türklerinin çektikleri sıkıntıları anlatmıştır.
Eserleri:
Roman: Sarduvan, Rezil Dünya, Drina’da Son Gün, Voli, Ateşi Yakanlar
Öykü: Perşembe Adası, Sancı Meydanı, Güller Kanıyordu, Elleri Sesinin Rengindeydi, Nuni, Tota, Militan, İlgaz Teyze Öldü, Terlikler


 

DURSUN AKÇAM (1930 – 2003)
Gazete ve dergilerdeki röportajlarıyla edebiyat dünyasına girmiştir.
Kuzey Doğu Anadolu’nun köy ve kasaba hayatını, dertlerini sergileyen, etkili ve yalın eserler yazmıştır.
Eserleri:
Gözlemler ve Köy Notları: Analar ve Çocukları
Anı – inceleme: Doğu’nun Çilesi
Röportaj: Kan Çiçekleri
Hikâye: Ölü Ekmeği, Taş Çorbası, Köyden indim Şehire, Haley
Roman: Kanlı Dere’nin Kurtları


 

ABBAS SAYAR (1923 – 1999)
Edebiyata şiirle başlayan yazar sonraları roman türündeki ürünleriyle edebiyatımızda tanınmıştır.
Köy gerçekliğini döneminin köy edebiyatçılarından farklı olarak kendine has bir üslupla yansıtmıştır.
Yozgatlı olan ve burada uzun yıllar yaşayan yazar, yapıtlarında genellikle Orta Anadolu’yu anlatmıştır.
“Yılkı Atı” romanıyla geniş kesimlerce sevilmiştir. Yılkıya (başıboş) bırakılan bir atın doğadaki yaşam mücadelesini arka planda köy gerçekliğini, halkın yoksulluğunu da vererek anlatmıştır.
Oldukça şiirsel, günlük konuşma dilinin deyimlerin zenginleştirdiği bir dil ve anlatımı vardır.
Eserleri:
Roman: Yılkı Atı, Çelo, Can Şenliği, Dik Bayır, Tarlabaşı Salkım Saçak, Anılarda Yumak Yumak
Hikâye: Yorganımı Sıkı Sar
Şiir: Gönül Sandalı


 

İLHAN TARUS (1907-1967)
Hikâye ve romanlarında orta halli, yoksul insanların ve memurlarının hayatını, sıkıntılarını kolayca anlaşılabilen bir dille anlatmıştır. Olayları kendi çevresinden almıştır.
Yapıtlarında üslup ve sanat kaygısı yoktur. Yapıtlarını sadece sosyal endişe ile kaleme almıştır.
Realist bir hikâyecidir. Yapıtlarında halk yaşayış ve felsefesini iyi bilen bir hayat ve halk adamı niteliği gösterir.
Üç romanında Kurtuluş Savaşı’nı işlemiştir. (Var Olmak, Hükümet Meydanı, Vatan Tutkusu)
Eserleri:
Roman: Doktor Moro’nun Mektubu, Ceza Hâkimi, Bir Gemi, Ahiler, Karınca Yuvas, Samanpazarı, Yeşilkaya Savcısı, Apartman, Var Olmak, Duru Göl, Hükümet Meydanı, Vatan Tutkusu
Öykü: Apartman, Karınca Yuvası, Köle Hanı, Ekin İti
Tiyatro: Ceza Hâkimi, Bir Gemi, Suavi Efendi


 MUZAFFER İZGÜ (1933-…)

Hikâye ve romanlarında köy-kasabalardan şehre göçün doğurduğu sıkıntıları mizahi bir tarzda yazdı.
Mizahi öğelerden yararlanarak toplumun aksayan yönlerini anlatmıştır.
Eserleri:
Roman: Gecekondu, İlyas Efendi, Kasabanın Yarısı, Halo Dayı ve İki Öküz, Üç Halka Yirmi Beş, İt Adası, Dilber, Matador Mahmut, İçimde Çiçekler Açınca, Anadolar, Zıkkımın Kökü
Öykü: Bando Takımı, Donumdaki Para, Deliye Her Gün Bayram, Sen Kim Hovardalık Kim, Her Eve Bir Karakol, Dayak Birincisi, Devlet Babanın Tonton Çocuğu, Lüplük Makinesi, Çanak Çömlek Patladı, Azrail Nasıl Rüşvet Yedi, Orta Direği Yıkan Ayı, Devletin Malı Deniz
Çocuk Kitabı: Ekmek Parası, Bülbül Düdük, Çizmeli Osman, Pazar Kuşları, Uçtu Uçtu Ali Uçtu, Güldüren Uçurtma



 ORHAN HANÇERLİOĞLU (1916-1991)
Romanlarında büyük şehirde yaşayan insanların sıkıntılarını, Anadolu’nun problemlerini anlatmıştır.
Hemen tamamı “ben” merkezli olan romanlarının konularını, çoğunlukla öğretmen olarak görev yaptığı Anadolu’nun çeşitli kasaba ve kentlerindeki gözlemlerinden almıştır.
Romanlarını birer büyük hikâye ölçüsüyle daraltması, her birinde yeni bir biçim denemesine girişmesi, dikkati çeken özelliklerdir.
Eserleri:
Roman: Karanlık Dünya, Büyük Balıklar, Oyun, Ekilmemiş Topraklar, Ali, Kutu Kutu İçinde, Yedinci Gün, Bordamıza Vuran Deniz, Başka Dünyalar (Karanlık Dünya, Oyun, Kutu Kutu İçinde romanlarının toplu baskısı, 1962)
Hikâye: İnsansız Şehir
Araştırma: Erdem Açısından Düşünce Tarihi, Mutluluk Düşüncesi, Özgürlük Düşüncesi, Felsefe Sözlüğü, Düşünce Tarihi, Ekonomi Sözlüğü, İnanç Sözlüğü, Felsefe Ansiklopedisi Kavramlar ve Akımlar, Ticaret Sözlüğü


     C) Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler

Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerin özellikleri şunlardır:

  • Bireyin iç dünyasını esas alan yazarlar insan gerçekliğini farklı bir bakışla anlatmak, modern hayatın insan üzerindeki etkilerini tespit etmek için psikoloji, psikoanalitik (psikoanaliz) gibi bilimlerden ve dolayısıyla Freud’un görüşlerinden faydalanmışlardır.
  • Yazarlar, bireyin iç dünyasını anlatmak için, düş analizi (bireyin gördüğü rüyayı içerik olarak çözümlemek) ve bilinç akışı (insanın zihninden geçirdiklerini, çağrışımları, sınır koymadan, doğrudan peş peşe anlatmak) yolarından yararlanmışlardır.
  • Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde; bunalım, yabancılaşma, bireyin toplumla hesaplaşması, yalnızlık, sıkıntı, bilinçaltı, bireysel sorgulamalar, evrenin düzeni gibi konular ele alınır.
  • Mekân, olay ve zaman bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde birey üzerindeki etkisiyle birlikte verilirken, toplumcu gerçekçi eserlerde toplumun sorunlarını, sınıflar arasındaki farklılıkları vermek için bir araç olarak kullanılır.
  • Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde çağrışımlara açık sanatsal bir üslupla ruh tahlillerine; toplumcu gerçekçi eserlerde halkın günlük konuşma diline, yerel söyleyişlere, açık ve sade bir anlatıma yer verilir.

Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Sanatçılar

PEYAMİ SAFA (1889 – 1961)

Psikolojik roman türünün usta ismidir.
Roman tekniği oldukça gelişmiştir.
Batılı olamayan ama Doğulu da kalamamış Türk toplumunu konu edinmiştir; bu konu Fatih – Harbiye romanında daha da öne çıkar.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu hasta bir gencin psikolojisini anlattığı, yazarın otobiyografik romanıdır.
Olaylardan çok psikolojik tahlillere önem vermiştir.
Ekonomik nedenlerle Server Bedii takma adıyla Cingöz Recai adlı polisiye romanlar yazmıştır.
“Kültür Haftası” adlı bir dergi çıkarmıştır.
Eserleri:
Roman: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Matmazel Noraliya’nın Koltuğu, Bir Tereddüdün Romanı, Sözde Kızlar, Fatih-Harbiye, Yalnızız, Mahşer
Deneme: Eğitim – Gençlik – Üniversite
Makale: Sanat, Edebiyat, Tenkit

TARIK BUĞRA (1918 – 1994)

Öykü, roman, deneme ve tiyatrolarıyla tanınır.
Öykü ve romanlarında Türk toplumunun tarihine yönelmiştir.
Psikolojik ögelere yer vermiştir.
Maupassant tarzı hikâyeye uygun hikâyeler yazmıştır.
Kurtuluş Savaşı yıllarını anlattığı Küçük Ağa ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlattığı “Osmancık” romanlarıyla tanınır.
Eserleri:
Roman: Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara’da, Osmancık, Firavun İmanı, İbişin Rüyası
Öykü: Yarın Diye Bir Şey Yoktur, Siyah Kehribar, Oğlumuz

ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR (1883 – 1963)

İstanbul’un lüks semtlerini ve Boğaziçi’ni, eski aşklarını, eğlencelerini anlatmıştır.
Anlaşılır bir dille, anı, makale, öykü ve romanlar yazmıştır.
Anıları ve CHP roman yarışmasında (1942) üçüncü olan Fehim Bey ve Biz adlı romanı önemli eserleridir.
Eserleri:
Anı: Boğaziçi Mehtapları, Boğaziçi Yalıları, Geçmiş Zaman Köşkleri, İstanbul ve Pierre Loti
Roman: Fehim Bey ve Biz

MUSTAFA KUTLU (1947 – )

Bireyin iç dünyasını esas alan bir hikâyecidir.
Dergâh dergisini çıkarmaktadır.
İlk dönemlerinde Sait Faik ve Sabahattin Ali etkisinde hikâyeler yazmıştır. Bir dönem “sosyal değişim” konulu hikâye kitapları yazdıktan sonra bireylerin içlerinde olup bitenlerin aksettirildiği, çocukluk, aşk, çevre, köy varoş hayatı… gibi konuları daha çok nostaljik bir tarzla işlediği uzun hikayeler yazmıştır.
Eserleri:
Hikâye: Ortadaki Adam, Gönül İşi, Yokuşa Akan Sular, Yoksulluk içimizde, Ya Tahammül Ya Sefer, Bu Böyledir, Sır, Arka Kapak Yazıları, Hüzün ve Tesadüf, Uzun Hikâye, Mavi Kuş
Deneme: Şehir Mektupları

SELİM İLERİ (1949 – )

On dokuz yaşındayken yayımlanan “Cumartesi Yalnızlığı” adlı ilk öykü kitabıyla dikkatleri çekmiştir.
Bireyin zengin iç dünyasını yansıtmaya öncelik veren öyküler yazmıştır.
Eserlerinde modernist ögelere yer vermiştir.
Romanlarında bireyler arasındaki iletişimsizliği, yakın tarihte yaşamış bazı tanınmış kişilerin yaşamlarını vb. işlemiştir.
Deneme, inceleme, anı, senaryo, tiyatro, antoloji vb. alanlarda eserleri de vardır.
Eserleri:
Hikâye: Cumartesi Yalnızlığı, Pastırma Yazı, Dostlukların Son Günü, Eski Defterlerde Solmuş Çiçekler, Son Yaz Akşamları, Bir Denizin Eteklerinde
Roman: Destan Gönüller, Her Gece Bodrum, Cehennem Kraliçesi, Ölüm İlişkileri, Bir Akşam Alacası, Yalancı Şafak, Saz Caz Düğün Varyete, Yaşarken ve Ölürken, Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın, Kırık Deniz Kabukları, Yarın Yapayalnız
İnceleme: Aşk-ı Memnu ya da Uzun Bir Kışın Siyah Günler, Kamelyasız Kadınlar
Anı: Annem İçin, Anılar Issız ve Yağmurlu
Antoloji: İlk Gençlik Çağına Öyküler (2 Cilt), Gençlere Türk Romanından Altın Sayfalar
Tiyatro: Cahide Sonku Ölüm ve Elmas

SAMİHA AYVERDİ (1905-1993)

Eserlerinde Batılılaşma ile birlikte meydana gelen uygarlık değişimini ve bu değişimin toplumda ve özellikle aile içinde sebep olduğu sorunları, çözülmeleri roman kişilerinin iç dünyalarından takip ederek romanlaştırır.
Romanlarında tasavvufi mesajlar, şeyh, tekke, tarikat, cami, cemaat gibi dinsel ögeler önemli yer tutar. Bu öğelerin odak noktasını aşk oluşturur.
Tarih, din ve tasavvuf yapıtlarında önemli yer tutar.
Geleneksel konak, köşk ve yalılar yapıtlarında önemli yer tutar.
Romanlarının yapısını geçmiş-şimdi çatışması üzerine kurmuştur.
Eserleri:
Roman: Aşk Bu İmiş, Batmayan Gün, Mabette Bir Gece, Ateş Ağacı, Yaşayan Ölü, İnsan ve Şeytan, Son Menzil, Yolcu Nereye Gidiyorsun, Mesihpaşa İmamı, İbrahim Efendi Konağı, Bir Dünyadan Bir Dünyaya
Deneme: Yusufçuk, Hancı



    D) Modernizmi Esas Alan Eserler

Modernizm; bilimsel, siyasal, kültürel gelişmelerle ve sanayi devrimiyle birlikte hareketlenen büyük toplumsal değişime eşlik eden zihniyetin tamamı için kullanılabilen bir terimdir. Sanat, mimari ve edebiyat alanında on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren adından söz ettirmeye başlayan akım, yirminci yüzyılın birinci yarısında etkili olmuştur. Latincede “şimdi”yi ifade eden modern us kelimesinden türeyen modernizm ilk planda geçmişe karşı şimdiki zamanın yüceltilmesini ifade etmektedir. Temelde dayandığı fikir, geleneksel sanatlar, edebiyat, toplumsal kuruluşlar ve günlük yaşamın artık zamanını doldurduğu ve bu yüzden bunların bir kenara bırakılıp yeni bir kültür icat edilmesi gerektiğidir. Modernizmde geleneksel olanı günün anlayışına uydurma, geleneksel yapıyı ve anlatımı reddederek yeniyi ortaya çıkarma anlayışı vardır.

Modernizmi esas alan eserlerin özellikleri şunlardır:

  • Modernist eserlerde toplumdaki değer çatışmaları, bireyin bunalımları, karmaşık ruh hali, yerleşik değerlere isyan, şiire özgü söyleyişlerden de yararlanarak, çağrışımlara açık bir biçimde sembollerle anlatılır.
  • Dil ve anlatımda geleneksel tekniklerin dışında arayışlara gidilir.
  • Modernizmi esas alan metinlerde alegorik anlatıma önem verilir.
  • Yazarlar insanı çevreleyen toplumsal dünyayı yalın bir biçimde anlatmaktan kaçınırlar.
  • Modernizmi esas alan hikâyelerde olay olmakla birlikte esas olan, olayın birey üzerindeki etkisini anlatmaktır.
  • Modernizmi esas alan eserlerde yalnızlık, toplumdan kaçış, geleneksel değerlere başkaldırı gibi konular işlenir.
  • Modernizmi esas alan eserlerle bireyin iç dünyasını esas alan eserler arasında insan psikolojisine yaklaşım bakımından yakınlıklar vardır.
  • Modernizmi esas alan eserler, varoluşçuluk akımından etkilenmiştir. Varoluşçuluğa göre, dünyadaki diğer varlıklardan farklı olarak önce var olan sonra ne olduğu belirlenen birey kendi özünü arar, kendisi olmaya çabalar, bu bakımdan birey yaşadığı toplumla da çatışma içindedir.

MODERNİZM VE POSTMODERNİZM

Modernizm Batı’da 20. yy’ın başında, postmodernizm ise 20. yy’ın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır. Postmodernizm, modernizmin bir uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. Modernizm “şimdi, yeni başlayan” anlamındadır. Postmodernizm ise “modernizden sonra gelen, modern sonrası” anlamına gelir. Anlaşılacağı gibi postmodernizm, ana ilkelerini modernizmden almış, modern roman üzerinde yeşermiştir.

Modernist eserler, 19. yy’ın “Balzac romanları” olarak da ifade edilen gerçekçi-gelenekçi roman anlayışının ardından “deneysel biçimcilik” arayışıyla gelişim göstermiştir.

Türk edebiyatına doğal bir süreçle değil de Tanzimat döneminde kültürel değişimle Batı’dan çeviri ve taklitlerle giren geleneksel roman, 1970’lerden sonra yerini modernist ve postmodernist romanlara bırakmıştır. Bu bakımdan Türk edebiyatında modernizm ile postmodernizm aynı zamanda görülmüştür. Türk edebiyatında postmodernizm, modernist özelliklerden 1990’lı yıllardan itibaren arınmaya başlamıştır.

Modernizm, Türk edebiyatında Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar”ıyla (1972) görülür. Tutunamayanlar’ın ardından Yusuf Atılgan’ın “Anayurt Oteli”, Ferit Edgü’nün “Hakkâri’de Bir Mevsim”iyle modernist ilk ürünler 1970’lerde verilmeye başlanır. 1950’lerden günümüze ise Latife Tekin (Sevgili Arsız Ölüm), Nazlı Eray (Ay Falcısı), Bilge Karasu (Gece), Orhan Pamuk (Kara Kitap, Yeni Hayat) eserleriyle modernist edebiyatın öncülüğünü yaparlar. Ayrıca Adalet Ağaoğlu, Peride Celal, Erhan Bener, Ahmet Altan, Selim ileri, Nedim Gürsel, Ayla Kutlu modernist ögelere ağırlık verirler. Hilmi Yavuz’un “Fehmi K’nın Acayip Serüvenleri”, Pınar Kür’ün “Bir Cinayet Romanı”, Hasan Ali Toptaş’ın “Bin Hüzünlü Haz, Gölgesizler”, Metin Kaçan’ın “Ağır Roman, Fındık Sekiz”, ihsan Oktay Anar’ın “Puslu Kıtalar Atlası, Kitabü’l Hiyeradlı romanları ise Türk edebiyatında postmo­dernist edebiyatın en önemli ürünleridir.

Postmodern romanlar türlere ayrılır: Üst kurmaca romanlar, bilimkurgu romanları, fantastik romanlar, büyülü gerçekçilik romanları… Postmodernist anlatımda iki tür yaklaşım vardır. Birincisi, “seçkinci/elitist” eğilimdir ki seçkin okur için yazılan metinleri kapsar. ikincisi “Sıradan” okura hitap eden “popülist” eğilimdir. Örneğin, Murathan Mungan’ın “Üç Aynalı Kırk Oda” adlı metni popülist; Hasan Ali Toptaş’ın “Bin Hüzünlü Haz” adlı anlatısı popülizme hiç yer vermeyen seçkinci bir yapıttır.

Postmodernist Anlatıların Özellikleri:

  • Geleneksel (klasik) romanlardaki klasik olay kurgusuna karşın postmodern romanlarda kurgulanmış bir “olay” yoktur.
  • Postmodernist anlatılarda amaç, olay anlatmak değil, olayın yarattığı izlenimleri, duyguları anlatmaktır ki bu da “karamsarlık, yalnızlık, bunalım, gerçek arayışı” gibi duyguların ifadesidir.
  • Geleneksel (klasik) romanlardaki dün-bugün-yarın şeklindeki kronolojik/akıp giden zamana karşın postmodern romanlarda kronolojik bir olay veya anlatım olmadığından, zaman da akışkan değil durağandır; postmodern romanlarda yaşanan “an”lar vardır. Yazar, duruma göre zamanda geriye dönüş (yaşanılanı kesintiye uğratıp geçmişe bir parantez açmak) veya zamanda atlama gibi karışık zaman dilimlerini anlatır.
  • Postmodern romanlarda, geleneksel romanlarda bulunan neden-sonuç veya başı-sonu sıralaması yoktur.
  • Geleneksel romanlardaki ilahı anlatıcı, postmodern eserlerde konumdan konuma geçer. Yani bir eserde ilahi, I. tekil, III. tekil bakış açıları iç içe kullanılır.
  • Postmodern metnin tek/doğru ve mutlak bir yorumu yoktur, okur sayısı kadar yorumu vardır. Aynı şekilde metin birden fazla sonla bitirilebilir.
  • Metinler, okurun “yaratıcı” olmasını gerektiren bir okuma gerektirir. Geleneksel romanlardaki yazar-metin-kahraman üçlüsünün yerine postmodern romanlarda “okur” önemlidir.
  • Postmodern metinlerde yazar, anlatımın bir kurmaca olduğunu okura hissettirir; genellikle okurla konuşur ve anlatının bir hayal ürünü olduğunu vurgular, metni yazma serüvenini olmadık yerde anlatarak metni nasıl kurguladığını okurla paylaşır. Bu anlatım tekniğine, postmodern metinlerde vazgeçilmez olarak kullanılan “üstkurmaca” denir ki kurgunun serüveni olan postmodern metinlerde amaç, “roman yazmak değil roman kurmak”tır.
  • Postmodernist anlayış, “Dünya ne anlamlıdır ne de anlamsız, vardır o kadar.” (Alain Robbe Grillet) sözüyle özetlenebilir. Yazarlar, anlamsız yaşama anlam katılamayacağına inandıklarından eserlerde estetik bütünlüğü kaldırmak için çeşitli türlerde metin parçalarını bir araya getirirler. Örneğin, bir romanda hem şiir hem günlük hem makale hem masal gibi türler kullanılır veya ansiklopedi maddesi, reklam yazısı gibi parçalar alıntılanır. Böylelikle türler iç içe geçer, geleneksel roman estetiğinden uzaklaşılır, yapıt artık roman değil, tanımlanamaz bir “anlatı” veya “metin” olur.
  • Kimi zaman kolaj/montaj tekniğinden yararlanılır: Romandan bağımsız, gerçek bir eserden örneğin denemeden alıntı yapılır kimi kez de bir öykü, mektup, masal, anı gibi metin adaları üst üste yığılarak metnin bütünlüğü dıştan bozularak roman kurgusu karmaşıklaştırılır.
  • Postmodern romanlarda roman kişileri, başka romanların kahramanlarıyla konuşturulur veya kurgu içinde başka eserlere göndermeler yapılır. Buna “metinlerarasılık” denir.
  • Postmodern romanlarda, kimi zaman başka türlerin “üslubu” taklit edilir (pastiş). Örneğin Latife Tekin, Sevgili Arsız Ölüm’de destan, halk hikâyesi, masal gibi sözlü edebiyat ürünlerinin üslubunu örneksemiştir. Kimi zaman belli bir metnin “konusu” taklit edilir/örneksenir (parodi). Örneğin Orhan Pamuk, “Benim Adım Kırmızı” romanında daha adından itibaren Umberto Eco’nun “Gülün Adı” romanını örneksemiştir.

Modernizmi Esas Alan Sanatçılar

SAİT FAİK ABASIYANIK (1906 – 1954)

Çağdaş öykücülüğün öncülerindendir.
Hikâyelerinde “konu” ve “olay”dan çok “zaman”dan ve “insan yaşamı”ndan kesitler öne çıkar.

Türk edebiyatında Çehov tarzı hikâyenin en önemli temsilcisidir.

Genellikle gerçekçi olan yazarın bazı öykülerinde gerçeküstü ögeler öne çıkar.

İstanbul, deniz, balık, yoksulluk, avare insanlar, doğa yaşama bağlılığın göstergesi olarak öykülerinde sıkça yer bulur.

Hikâyelerini sade bir Türkçeyle yazmıştır.

Eserleri:

Öykü: Semaver, Sarnıç, Mahalle Kahvesi, Tüneldeki Çocuk, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam, Havada Bulut, Kumpanya, Alemdağ’da Var Bir Yılan, Son Kuşlar, Az Şekerli

Roman: Medar-ı Maişet Motoru (Sonraki baskıda adı “Birtakım İnsanlar”), Kayıp Aranıyor

Şiir: Şimdi Sevişme Vakti

Röportaj: Mahkeme Kapısı


YUSUF ATILGAN (1921 – 1989)

Modern Türk edebiyatının önde gelen ustalarındandır.
Aylak Adam ve Anayurt Oteli adlı romanlarında psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanınmıştır.

“Aylak Adam” romanındaki “C”, “Anayurt Oteli”ndeki “Zebercet” gibi unutulmaz karakterler yaratmıştır.

Eserleri:

Roman: Aylak Adam, Anayurt Oteli, Canistan

Öykü: Eylemci, Bütün Öyküleri

Çocuk Kitabı: Ekmek Elden Süt Memeden

OĞUZ ATAY (1934 – 1977)

Oğuz Atay, hem söyledikleriyle hem de söyleyiş biçimlerindeki yeniliklerle modern edebiyatın öncü isimlerinden olmuştur.
Toplum kurallarıyla çatışma içinde olan aydınların iç dünyalarını mizahın gücünden, modern ve postmodern anlatım tekniklerinden ustaca yararlanarak anlatmıştır.

1970 yılında TRT’nin açtığı bir yarışmada “Tutunamayanlar” adlı romanı başarı ödülü almıştır.

“Bir Bilim Adamının Romanı”, yazarın kendi hocası olan Mutafa İnan’ın hayatını anlattığı biyografik bir romandır.

Eserleri:

Roman: Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar, Bir Bilim Adamının Romanı, Eylembilim

Öykü: Korkuyu Beklerken

Tiyatro: Oyunlarla Yaşayanlar

Günlük: Günlük


RASİM ÖZDENÖREN (1940 – …)

Bireyin yalnızlığını, yabancılaşmasını, kuşak çatışmasını, modemlik, gelenek gibi sorunları, değerlerinden koparılmış ve modern kentlerin varoşlarında kıstırılmış bireyin veya ailenin acılarını yerli-İslami bir duyarlılık ve bakış açısıyla öykülerine taşımıştır.
Hikâyelerinde varoluşçu felsefeden izler görülür, bireyin bilinçaltına iner, ruhsal çözümlemelerde bulunur.

Hikâyeleri dışında denemeleri de vardır.

Eserleri:

Hikâye: Hastalar ve Işıklar, Çözülme, Çok Sesli Bir Ölüm, Çarpışmalar, İmkânsız Öyküler


ORHAN PAMUK (1952 – …)

Modern ve postmodern anlatım tekniklerinden yararlanmış bir yazardır.
2006’da Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştır.

İstanbullu, zengin ve Orhan Pamuk gibi Nişantaşı’nda yaşayan bir ailenin üç kuşaklık hikâyesi olan “Cevdet Bey ve Oğulları” ilk romanıdır. Üç kardeşin babaannelerini ziyaret etmek üzere gittikleri İstanbul yakınlarındaki Cennethisar kasabasında geçirdikleri bir haftayı anlattığı “Sessiz Ev” adlı romanının ardından yazdığı Venedikli bir köle ile bir Osmanlı âlimi arasındaki gerilimi ve dostluğu anlatan romanı “Beyaz Kale”, pek çok dile çevrilmiştir.

“Kara Kitap” romanında İstanbul’un sokaklarını, geçmişini, kimyasını ve dokusunu, kayıp karısını arayan bir avukat aracılığıyla anlatmıştır. Kara Kitap, geçmişten ve bugünden aynı heyecanla söz edebilen bir yazar olarak Orhan Pamuk’un ününü genişletmiştir. “Yeni Hayat” adlı şiirsel romanında esrarengiz bir kitaptan etkilenen üniversiteli bir genci hikâye etmiştir.

“Benim Adım Kırmızı” romanında Osmanlı ve İran nakkaşlarını, Batı dışındaki dünyanın görme ve resmetme biçimlerini bir aşk ve aile romanının entrikasıyla hikâye ederek anlatmıştır. “İlk ve son siyasi romanım” dediği “Kar” adlı kitabını 2002’de yayımlayan yazarın 2003’te yayımladığı “İstanbul”, yazarın hem yirmi iki yaşına kadar olan hatıralarını aktardığı bir hatıra kitabı, hem de kendi kişisel albümüyle, Batılı ressamların ve yerli fotoğrafçıların eserleriyle zenginleştirilmiş, İstanbul üzerine bir denemedir.

“Öteki Renkler” kitabında, söyleşi, hikâye ve denemeleri bir araya getirilmiştir. Nobel Edebiyat Ödülü konuşmasını ve diğer konuşmalarını “Babamın Bavulu” adlı kitapta bir araya getirmiştir. Son kitabı “Masumiyet Müzesi” bir aşk romanıdır.

Eserleri:

Roman: Cevdet Bey ve Oğulları, Sessiz Ev, Beyaz Kale, Kara Kitap, Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı, Kar, Masumiyet Müzesi

Söyleşi – Hikâye – Deneme: Öteki Renkler

Anı – Deneme: İstanbul


ADALET AĞAOĞLU (1929-…)

Yeni anlatım olanaklarını denemiştir. “Tek anlatıcıya son vermek”, “an’ların anlatıcısı olmak”, “yer, zaman öğelerine değişiklik getirmek” onun anlatımına yeni boyutlar getirmiştir.
Romanlarında klasik anlatım tekniklerinden saparak bilinç akışı, iç monolog gibi yeni anlatım tekniklerinden saparak kendine özgü bir yol tutturan Adalet Ağaoğlu’nun ilk romanı Ölmeye Yatmak’tır.

Romalarının kahramanları genellikle aydınlardır. Bu bakımdan anlaşmazlık gibi görünen konularda, ifadelerde yazar aydınları dolaylı yönden eleştirir. Romanlarında kişiler roman kurgusuyla iç içe verilmiştir.

Korku, ölüm, erkek-kadın ilişkileri, özveri, aşk, yaşlılık, gençlik, başkaldırı, özgürlük vb. evrensel temalar güncel kaygılarla, dünyaya bakışıyla, toplumsal gelişmelerle iç içe verilmiştir. Cinsel konuları da çok işler.

Eserleri:

Tiyatro ve radyo oyunları: Yaşamak, Evcilik Oyunu, Sınırlarda Aşk, Çatıdaki Çatlak, Tombala, Kış-Barış, Üç Oyun: (Bir Kahramanın Ölümü, Çıkış, Kozalar) Kendini Yazan Şarkı, Duvar Öyküsü, Çok Uzak-Fazla Yakın

Roman: Ölmeye Yatmak, Fikrimin İnce Gülü, Bir Düğün Gecesi, Yaz Sonu, Üç Beş Kişi, Hayır…, Ruh Üşümesi, Romantik Bir Viyana Yazı

Öykü: Yüksek Gerilim, Sessizliğin İlk Sesi, Hadi Gidelim, Hayatı Savunma Biçimleri


İNCİ ARAL (1944-…)

Hikâye ve romanlarında sosyal, siyasi, ailevi, çeşitli olayları postmodern bir yaklaşımla ele alır.
İç konuşma tekniği, ustaca kurulmuş denge, dilsel oyunlar, geri dönüşlerle sağlanan hareketlilik ve yalınlık romanlarına akılcılık kazandırmaktır.

Romanlarında kadının toplum içindeki yerini de araştırır ve bazı şekillerde belli mesajlar vermeye çalışır.

İlk romanı “Ölü Erkek Kuşlar” ve “Yeni Yalan Zamanlar”da kadın duyarlığını, kadın kimliğini, geleneksel ahlaki değerler karşısındaki özgürlük sorunlarını ve erkeklerle olan ilişkilerini yalın, akıcı ve dilsel bir oyun haline getirdiği şiirsel bir üslupla anlatır.

Eserleri:

Hikâye: Ağda Zamanı, Uykusuzlar, Kıran Resimleri, Sevginin Eşsiz Kışı, Gölgede 40 Derece

Roman: Ölü Erkek Kuşlar, Yeni Yalan Zamanlar, Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm, Mor, İçimden Kuşlar Göçüyor, Taş ve Ten

Anı-Roman: İçimden Kuşlar Göçüyor


PINAR KÜR (1943-…)

Toplumsal sorunları ve bu sorunlar içinde temel bir yer tutan kadınların bireysel dertlerini anlatır.
Zamandan ve mekândan şikâyet eden kişilerin iç dünyalarındaki huzursuzlukları, birtakım açmazları, yalnızlıkları birey-toplum değerleri uyuşmazlığında ele alır.

Hikâye ve romanlarında psikolojik tahliller yapar, cinselliği ön plana çıkarır. Polisiye romanlarla alay eder.

“Yarın Yarın” romanında varlıklı bir çevreden gelen ve mutsuz bir evlilik geçirmiş olan bir genç kadınla yine aynı çevreden radikal sol örgütlere katılmış bir gencin 12 Mart darbesi çevresinde buluşan yaşamlarını öyküleştirir.

“Asılacak Kadın” romanı, cinsel bakımdan sömürülen ve sonunda cinayete sürüklenen genç bir kadının, Melek’in, serüvenini konu alır.

Eserleri:

Roman: Yarın Yarın, Küçük Oyuncu, Asılacak Kadın, Bitmeyen Aşk, Bir Cinayet Romanı, Sonuncu Bahar

Hikâye: Bir Deli Ağaç, Akışı Olmayan Sular, Hayalet Öyküleri


BUKET UZUNER (1955-…)

Düşsel romanlarıyla ünlenmiştir. “İki Yeşil Susamuru Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri” romanında okuru bir kadının düşsel ve fantastik dünyasına götürür. Postmodern kurgusuyla yazılmıştır.
“Balık İzlerinin Sesleri” romanı kendi ifadesiyle “hemen herkesin içinde farklı, aykırı, sıradışı kişi yatar” ve “herkes kendini dahi görür” temel düşüncesi üzerine oturtulmuş bir romandır. Kişileri alegoriktir. Otobiyografik özellikler taşır.

Hikâye ve romanlarında döneminin olaylarına ve yazarlarına, sanat ve kültür anlayışına açıktır. Yapıtlarında onlara yer verir.

Eserleri:

Roman: Kumral Ada Mavi Tuna, Uzun Beyaz Bulut- Gelibolu, Balık İzlerinin Sesleri, İki Yeşil Susamuru Anneleri Babaları Sevgilileri ve Diğerleri

Öykü: Güneş Yiyen Çingene, Şairler Şehri, Karayel Hüznü, Benim Adım Mayıs, Ayın En Çıplak Günü, İstanbul Blues

Otobiyografi: Gümüş Yaz Gümüş Kız


FÜRUZAN TEKİL (1935-…)

Asıl adı: Feruze’dir. Öykü yazarı olarak tanınmıştır.
Orta sınıfın acısını, sevgisini anlatır.

İstanbul’un kenar semtlerindeki fakir insanların yoksulluklarını, saflıkları yüzünden kötü insanların eline düşen genç kadınları, aile içi ilişkileri, kuşak çatışmalarını anlatır.

Genellikle göçmenler, kadınlar ve çocuklar üzerinde durur. Kadın konusu da onun ele aldığı konulardandır.

Genellikle uzun ve ayrıntılı bir anlatım vardır. Olaydan çok betimleme ve çözümlemelere yer vermiştir.

Parasız Yatılı adlı eseriyle Sait Faik ödülünü almıştır.

Eserleri:

Öykü: Parasız Yatılı, Kuşatma, Benim Sinemalarım, Gecenin Öteki Yüzü, Gül Mevsimidir, Sevda Dolu Bir Yaz, Yedi Öykü

Roman: 47’liler, Berlin’in Nar Çiçeği

Gezi-Röportaj: Yeni Konuklar, Balkan Yolcusu, Ev Sahipleri, İşte Bizim Rumeli

Oyun: Redife’ye Güzelleme, Kış Gelmeden

Şiir: Lodoslar Kenti


BİLGE KARASU (1930 – 1995)

Anlattığıyla, anlatımıyla özgün bir imzadır.
Resimden, müzikten felsefeye, sinemaya uzanan geniş bir ilgi yelpazesi içinde bireyin sorunlarını sevgi, dostluk, yalnızlık odağında ele almıştır.

Ben merkezli hikâyeler yazmıştır.

Eserleri:

Öykü: Troya’da Ölüm Vardı, Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı, Göçmüş Kediler Bahçesi, Narla İncire Gazel


NEZİHE MERİÇ (1925 – 2009)

Toplum içinde bile kendi iç yalnızlığını sürdüren genç kız ve kadınları başarıyla anlatmıştır.
Çehov tarzı hikâyeye uygun eserler vermiştir.

Öykü, tiyatro ve roman türlerinde eserler yazmıştır.

Eserleri:

Öykü: Bozbulanık, Topal Koşma, Menekşeli Bilinç, Dumanaltı, Bir Kara Derin Kuyu, Yandırma, Gülün İçinde Bülbül Sesi Var, Çisenti


VÜS’AT ORHAN BENER (1922 – 2005)

Vüs’at O. Bener, eserleri içinde daha çok özyaşamöyküsel nitelik taşıyan öyküleriyle bilinir.
Bener, ham gerçekliği edebi bir temele oturtarak ele aldı. Gündelik olaylarla, bilinçaltında birikmiş yaşam parçalarını birleştirdi.

Sürekli yeni anlatım biçimleri arayan yazar, bu yönüyle zaman zaman şematizme düşmekle, dış gerçekleri yanlış yerlere koymakla, hatta bozmakla eleştirildi.

Bener’in eserlerinde ölüm izleği önemli bir yer tutar. Bunda yazarın genç yaşta doğum sırasında kaybettiği ilk eşi ve doğumdan sonra yaşatılamayan çocuğunun da etkisi vardır. Bu evlilikten sonra tekrar başından evlilikler geçmesine rağmen Vüs’at O. Bener’in çocuğu olmadı.

Okurdan çaba isteyen, ayrıksı bir dili olan Bener’in kişilerinin gündelik hayatın ikiyüzlülüklerini dışa vuran bilinç akışlarını, Virgül dergisindeki yazısında, Orhan Koçak “iç konferans tekniği” olarak adlandırmıştır.

Öykülerinin yanı sıra Vüs’at O. Bener’in şiirleri, kısa dizelerden oluşan, esprili, ironik ve şaşırtıcıdır.

Eserleri:

Öykü: Dost, Yaşamasız, Siyah-Beyaz, Mızıkalı Yürüyüş, Kara Tren, Kapan

Oyun: Ihlamur Ağacı, İpin Ucu

Roman: Buzul Çağının Virüsü, Bay Muannit Sahtegi’nin Notları

Şiir: Manzumeler


FERİT EDGÜ (1936-…)

Romancıdan çok öykücü-denemeci sayılması gereken bir sanatçıdır. Yaşamından, gözlemlerinden yola çıkarak değişik dil ve anlatım biçimlerini denemiştir.
Toplumsal-bireysel gerçekleri, psikolojik derinlikleri araştırmıştır.

Aydın kesimin uyumsuzluğunu, yalnızlığını anlatan hikâye ve romanlarıyla tanınmıştır.

Eserleri:

Roman: Kimse, O (Hakkâri’de Bir Mevsim adıyla filme çekilmiştir.)

Öykü: Kaçkınlar, Bir Gemide, Bozgun, Av, Ressamın Öyküsü, Doğu Öyküleri, Doğu Sesi, Eylül’ün Gölgesinde Bir Yaz

Deneme: Ders Notları, Yazmak Eylemi, Yeni Ders Notları, Şimdi Saat Kaç, Binbir Hece, Seyir Sözcükleri

Şiir: Ah Mine’l-Aşk


NAZLI ERAY (1950-…)

Fantastik-gerçekçi hikâyeleriyle tanınmıştır. Postmodern bir yazardır.
Gerçekle gerçeküstü arasında köprüler kuran, masalsı öğelerle beslenen öyküler yazmıştır.

Hikâyelerinde insanların sevgilerini, hüzünlerini işler.

Eserleri:

Öykü: Ah Bayım Ah, Geceyi Tanıdım, Kız Öpme Kuyruğu, Hazır Dünya, Eski Gece Parçaları, Yoldan Geçen Öyküler, Aşk Artık Burada Oturmuyor, Kuş Kafesindeki Tenor.

Roman: Pasifik Günleri, Orphee, Deniz Kenarında Pazartesi, Arzu Sapağında İnecek Var, Ay Falcısı, Yıldızlar Mektuplar Yazar, Uyku İstasyonu, Bir Yaz Gecesi, Âşık Papağan Barı, İmparator Çay Bahçesi, Örümceğim Kitabı, Elyazması Rüyalar, Ayışığı Sofrası, Aşkı Giyinen Adam, Sis Kelebekleri


AYŞE KULİN (1941-…)

Biyografi yazarı olarak ünlenmiş ve öyküleme tekniğini kullanmıştır.
Biyografi karakterli ilk romanı “Adı Aylin” dir.

“Köprü” adlı romanı belgesel özellik taşır.

Romanlarını sosyal ve siyasal olaylar içinde yoğurarak oluşturmuştur.

Eserleri:

Roman: Bir Tatlı Huzur, Adı Aylin, Sevdalinka, Füreya, Nefes Nefese, Gece Sesleri, Veda, Köprü, Gece Sesleri, Bir Gün, Türkan

Öykü: Geniş Zamanlar, Güneşe Dön Yüzünü, Foto Sabah Resimleri

Anı-Otobiyografi: Babama, Hayat, Hüzün

Deneme: İçimde Kızıl Bir Gül Gibi


LEYLA ERBİL (1931-…)

Postmodern bir yazardır.
Hikâye ve romanlarını varoluşçu temalara uyarak yazar, alışılmış toplum düzenine başkaldırır. Dilin kelime varlığını ve cümle yapısını değiştirir.

Bazı hikâyelerinde akıl dışı, inandırıcılığı tartışılır kişiler bulunur ve bu kişiler varlıklarını sürdürürler. Bundan dolayı hikâyeleri içinde güç okunan metinler de vardır. Bunda bazı kişilere, çeşitli sosyal durumları anlatırken kullandığı kavramları farklı bir şekilde birleştirmesi önemli rol oynar.

Eserleri:

Roman: Tuhaf Bir Kadın, Karanlığın Günü, Mektup Aşkları, Cüce, Üç Başlı Ejderha

Öykü: Eski Sevgili

ELİF ŞAFAK (1971-…)

Doğu-Batı sentezi yapmıştır.
Tasavvufu işlemiştir.

Eserleri:

Roman: Aşk, Siyah Süt, Araf, Baba ve Piç, Pinhan, Şehrin Aynaları, Mahrem, Bit Palas, Med Cezir, Kem Gözlere Anadolu, Kağıt Helva, Firarperest, İskender, Şemspare, Ustam ve Ben

HASAN ALİ TOPTAŞ (1958-…)

Bilinç akışı tekniğini kullanır. Anlatımda denge ve simetriye yer verir.
Eserleri:

Roman: Sonsuzluğa Nokta, Kayıp Hayaller Kitabı, Gölgesizler, Bir Hüzünlü Yaz, Uykuların Doğusu

Öykü: Yoklar Fısıltısı, Ölü Zaman Gezginleri, Bir Gülüşün Kimliği

Çocuk Romanı: Ben Bir Gürgen Dalıyım Deneme: Harfler ve Notalar

İHSAN OKTAY ANAR (1960-…)

Felsefeyi edebiyata sokan ve felsefi temalara yer veren yazar, hem kurgu hem de felsefi söylemleriyle dikkat çeken romanlar yazmıştır.
Eserleri:

Roman: Puslu Kıtalar Atlası, Efrâsiyâb’ın Hikâyeleri, Amat, Suskunlar



Cumhuriyet Döneminde Göstermeye Bağlı Edebi Metinler

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında tiyatronun özellikleri şunlardır:

  • Cumhuriyet döneminde Tiyatro, yeni Cumhuriyet’in ilkelerini halka aktarmada bir araç olarak hızla yaygınlaşmaya başlamıştır.
  • Bu dönemde çocuk tiyatrosu çalışmaları yapılmış, kadınlar sahnede daha çok yer almaya başlamış, devlet konservatuarı açılmıştır.
  • Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında; değişen yaşam tarzının sonucunda yaşanan aile dramları, değer çatışmaları, köy gerçekliği, gelenekler, köyden kente göçün yarattığı problemler, toplumsal ve ekonomik adaletsizlikler, Osmanlı tarihindeki önemli olaylar ve kişiler konu olarak ele alınmıştır.
  • Sade, açık bir dille nazım nesir karışık olarak tiyatrolar yazılmıştır.
  • Geleneksel tiyatroyla (karagöz, orta oyunu vs.) modern tiyatronun özelliklerinin bir arada görüldüğü eserler ortaya konmuştur.
  • Bireysel duygu ve düşünceler de sosyal kurumlardaki değişimler de tiyatrolarda sahnelenmiştir.
  • Cumhuriyet dönemindeki ilke ve inkılâpların sonucunda akılcı ve bilimin öne çıktığı eserler yazılmıştır.
  • Bu dönemde epik ve absürt tiyatro çeşitlerinden yararlanılmıştır.

Cumhuriyet Döneminde Tiyatro Yazarları

HALDUN TANER (1915-1986)

Öykü ve oyun yazarıdır.
Eserlerinde çağının sorunlarını ortaya koymuş, eser kişilerinden hareketle çözümler de sunmuştur.
Epik tiyatronun, kabare tiyatrosunun bizdeki öncüsüdür.
Eserleri:
Öykü: Yaşasın Demokrasi, Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var, Sancho’nun Sabah Yürüyüşü, Ayışığında Çalışkur, Konçinalar, Yalıda Sabah
Tiyatro: Günün Adamı, Dışarıdakiler, Huzur Çıkmazı, Keşanlı Ali Destanı, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Fazilet Eczanesi, Zilli Zarife
Portre / Anı: Ölür İse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil

TURAN OFLAZOGLU (1932-…)

Tiyatro yazarıdır.
Oyunlarının konusunu, köyden ve Türk tarihinden almıştır.
Eserleri:
Tiyatro: IV. Murat, Deli İbrahim, Genç Osman, Kösem Sultan, Bizans Düştü, Sokrates Savunuyor

RECEP BİLGİNER (1922-2005)

Şiirleri de olmasına karşın tiyatrocu olarak tanınmıştır.
Oyunlarında toplumsal konuları işlemiştir.
Eserleri:
Tiyatro: İsyancılar, Sarı Naciye, Yunus Emre, Parkta Bir Sonbahar Günüydü, Mevlana, Ben Kimim, Karım ve Kızım

REFİK ERDURAN (1928-…)

Tiyatro eserleriyle tanınmıştır.
Tiyatro eleştirisi, fıkra, roman türünde de eserler vermiştir.
Eserleri:
Tiyatro: Cengiz Han’ın Bisikleti, Karayar Köprüsü, Bunu Yapan İki Kişi, Canavar Cafer

TURGUT ÖZAKMAN (1930-2013)

Tiyatro, roman, araştırma inceleme gibi alanlarda eserler vermiştir.
Eserlerinde çoğunlukla Türk tarihinin çeşitli evrelerini ele almıştır.
Eserleri:
Tiyatro: Pembe Evin Kaderi, Ben Mimar Sinan, Ah Şu Gençler
Roman: Şu Çılgın Türkler, Diriliş-Çanakkale 1915

ORHAN ASENA (1922-2001)

Edebiyata şiirle başlamış, tiyatro yazarı olarak tanınmıştır.
Gılgamış Destanı’ndan esinlenerek yazdığı “Tanrılar ve İnsanlar” oyunuyla ünlenmiştir.
Tarihten aldığı olayları ve topluma mal olmuş kişileri konu edinmiştir.
Eserleri:
Tiyatro: Tohum ve Toprak, Hürrem Sultan, Tanrılar ve İnsanlar, Fadik Kız, Atçalı Kel Mehmet, Karacaoğlan, Ölü Kentin Nabzı

CAHİT ATAY (1925-2012)

Konularını köy ve kasaba yaşamlarından almıştır.
Toplumcu gerçekçi anlayışa yakın bir yazardır.
Eserleri:
Tiyatro: Pusuda, Pervaneler, Mangoma Maskeleri, Sahildeki Kanepe, Hamdi ve Hamdi, Karaların Memetleri, Ormanda, Sultan Gelin, Kırlangıçlar, Godot’u Beklemezken, Amele Hıdır

CEVAT FEHMİ BAŞKUT (1905-1971)

Konularını insanlar arasındaki çatışmalardan alan ve kişileri çoğunlukla ahlak bakımından eleştiren tiyatro yapıtlarıyla tanınmıştır.
Gazetecilik yönü de vardır.
Günlük toplum sorunlarını ele almış, toplumun duygularını ve hayal kırıklıklarını işlemiştir.
Eserleri:
Tiyatro: Paydos, Büyük Şehir, Küçük Şehir, Ayarsızlar, Harput’ta Bir Amerikalı, Sana Rey Veriyorum, Soygun, Cleopatra’nın Mezarı, Kadıköy İskelesi, Makine, Ayna, Hacı Yatmaz, Göç, Emekli, Koca Bebek, Buzlar Çözülmeden
Roman: Valide Sultan’ın Gerdanlığı, Dişi Aslan, Kadın Bir Defa Sevilir
Röportaj: Geceleri Bizi Kimler Bekliyor

EKREM REŞİT REY (1900-1959)

Operetleriyle tanınmıştır.
Özellikle “Lüküs Hayat” oldukça önemlidir.
Eserleri:
Yapıtları: Lüküs Hayat, Deli-Dolu, Saz-Caz, Maskara, Hava-Cıva, Alabanda, Aldırma…

GÜNGÖR DİLMEN (KALYONCU) (1930-2012)

Türk edebiyatında absürt (uyumsuz) tiyatro alanında başarılı eserler vermiştir.
Sağlam bir tiyatro tekniği şiirsel bir dili vardır.
Mitolojiden, söylencelerden başlayarak tarihsel, çağdaş, güncel, bireysel, toplumsal sorunlar üzerinde durmuştur. Klasik Yunan öğelerini kuruluş özelliklerini çağdaş özü aktarmada ustaca kullanmıştır.
Mitolojiden yararlanarak oluşturduğu Midas üçlemesi ile tanınmıştır. “Midas’ın Kulakları”,“Midas’ın Kördüğümü” ve “Midas’ın Altınları” yapıtlarından oluşan bu üçlemede Frigya kralı Midas’ın tutkularını ve yanılgılarını anlatmıştır.
Eserleri:
Tiyatro: Midas’ın Kulakları, Midas’ın Altınları, Midas’ın Kördüğümü, Canlı Maymun Lokantası, Deli Dumrul, İttihat ve Terakki, Ak Tanrılar, Bağdat Hatun, Hasan Sabbah, Kurban, Akad’ın Yayı, Devlet ve İn-san, Troya İçinde Vurdular Beni, Anzavur

FAZIL HAYATİ ÇORBACIOĞLU (1925-1990)

Tiyatro yazarlarından biridir.
Radyofonik oyunlarıyla tanınmıştır.
Eserleri:
Tiyatro: Kabzımal Cemile, Hamido Kaçırıldı, Koca Sinan, Erkek Satı, Satılık Şapka

MUHSİN ERTUĞRUL (1892-1979)

Türk tiyatrosunun en önemli şahsiyetlerindendir.
Batı tiyatrosunu Türkiye’de kurumsallaştırmıştır.
Sadece tiyatrocu değil bu alanda fikir yazıları yazmıştır.
Eserleri:
Yapıtları: Yasin Efendi, Renkli Fener, İnsan ve Tiyatro Üzerine Gördüklerim, Benden Sonra Tufan Olmasın

NAZIM KURŞUNLU (1911-1980)

Tiyatro türündeki yapıtlarıyla tanınmıştır.
Radyo oyunları vardır.
Eserleri:
Tiyatro: Branda Bezi, Fatih Dumanlıda Telaki Var, Merdiven, Çığ, Gecikenler, Melekler ve İnsanlar, İpler Elimizde Değil, Çivi Çiviyi Söker, Analar Babalar Okulu, Kör Kadı, Baba Evi, Evler ve İnsanlar

VEDAT NEDİM TÖR (1897-1985)

Makale ve fıkra yazarlığının yanı sıra roman ve sahne oyunlarıyla tanındı.
Toplumcu gerçekçi sanatçılardandır.
Eserleri:
Tiyatro: İşsizler, Üç Kişi Arasında, Fevkalasriler, Kör, Hayvan Fikri Yedi, Köksüzler, İmralı’nın İnsanları, Değişen Adam, Sanatkâr Aşkı, Hep ve Hiç, Siyah- Beyaz, Aşağıdan Yukarı, Sahte Kahramanlar


Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının Genel Özellikleri

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının genel özellikleri şunlardır:

  • Yazı diliyle konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmış, dildeki sadeleşme çalışmaları sürmüştür.
  • Edebiyatımız bu dönemde toplumcu bir karakter kazanmış, gerçekçi bir anlayış hedeflenmiştir.
  • Aruz ölçüsünün yerini hece ölçüsü almış, şiirlerde de günlük konuşma dili kullanılmıştır. Şiirin biçimce daha da serbestleşmesi sağlanmıştır.
  • Şiir, roman, hikâye, tiyatro ve öğretici metin türlerinde önemli gelişmeler olmuştur.
  • Cumhuriyetin kuruluşuyla 1940 (İkinci Dünya Savaşı) yılları arasında eser veren şair ve yazarlar genellikle daha önceki Milli Edebiyat akımının etkisinde tam anlamıyla ‘yerli’ ve ‘halka doğru’; veya Batı’nın, özellikle Fransız edebiyatının etkisinde kişisel yollarında yürümüşlerdir.
  • Cumhuriyet edebiyatının temelinde İstiklal Savaşı ve Atatürk devrimleri vardır. Şiirler, romanlar, hikâyeler bu iki konu ile doğrudan ya da dolaylı olarak bağlantılıdır. Milli duygu ve heyecan geliştirmeye yönelik bu çabalar Milli edebiyatın bir devamı niteliğindedir.
  • Milli edebiyatla başlayan halka inme, Anadolu’yu tanıma çabası bu dönemin edebiyatında ana ilkelerden olmuş, Türk halkının her kesimi edebiyata girmiştir. Artık edebiyat İstanbul’un sınırlarını tamamen aşmıştır.
  • Yeni kurulan devlet ile yapılan bazı devrimleri halka tanıtmak ve benimsetmek görevi Cumhuriyet dönemi sanatçılarına düşmüştü. Sanatçı, siyaset ile halk arasında bir köprü olmuş, devrimleri yorumlamış, açıklamış ve savunmuştur.
  • Yeni dil ve eski dil tartışmaları Cumhuriyet ile noktalanmış, siyasi güç, olayı tekeline almış ve Türk Dil Kurumu’nu kurarak dilde geri dönülmez bir yenileşmeye yoluna gidilmiştir. Ancak bazen çok aşırıya gidilerek halkın anlayamadığı kelimeler dile konularak Türkçe yabancı bir dil haline gelmiştir.
  • Cumhuriyet’ten önce sadece sempati duyulan Türk Halk sanatları ve folkloru ön plana alınmış, öncekilerin küçümsediği Karacaoğlan’ın, Yunus’un tarzı örnek alınmıştır. Artık harf benzerliği de kurulan Batı edebiyatı daha yakından takip edilmiştir. Türk edebiyatı, batı edebiyatının yeniliklerini, akımlarını uygulamaya başlamıştır.


   Cumhuriyet Döneminin Diğer Sanatçıları

ZEYYAT SELİMOĞLU (1922-2000)

Hikâyelerinde denizcileri anlatır.
Deniz yaşantısını yerli renkleriyle verir. Özellikle Karadeniz balıkçılarının yaşamını dile getirir.
Yerel ağız ve şivelere de aşırıya kaçmamakla birlikte eserlerinde yer verir.
Hikâye: Kavganın Sonu ve Başı, Direğin Tepesinde Bir Adam, Koca Denizde İki Nokta, Karaya Vurdu Deniz, Deprem (Uzun Hikâye), Soyunanlar, Çiçekli Dağ Sokağı, Gemi Adamları, Bir Şarkı Gibiydi, Aramızdaydı O Gün, Denizlerin İstanbul, Derin Dondurucu için Öykü, Bahar Yorgunluğu
Roman: Tutkunun Köşeleri
Çocuk kitapları: Yavru Kayık, Martılar Adası, Uyumsuz Nuri

NİHAT SIRRI ÖRİK (1894-1960)

Hikâye ve romanlarında yaşadığı dönemden çok çocukluk yıllarının, geçmişin izlerini yansıtır.
Aynı şekilde geçmiş dönemin siyasi hayatını işleyen romanlar da yazmıştır.
Roman: Sultan Hamit Düşerken, Eve Düşen Yıldırım, Kıskanmak
Öykü: Kırmızı ve Siyah, Sanatkârlar, Eski Resimler
Oyun: Muharrir, Alın Yazısı, Sönmeyen Ateş

SELAHATTİN ENİS (1892-1942)

Hikâye ve romanlarında natüralizme bağlı kalmıştır.
Yapıtlarında yüksek sınıfın hayatını eleştirmiş, zina ve fuhuşu işlemiştir.
Dili özensizdir.
Roman: Zaniler, Cehennem Yolcuları, Sara
Öykü: Bataklık Çiçeği

OSMAN CEMAL KAYGILI (1890-1945)

Halk folkloru ve edebiyatı geleneğinden yararlanmış, İstanbul’un özellikle geleneği yaşatan kenar semtlerini anlatmıştır.
Ahmet Mithat ve Hüseyin Rahmi geleneğini devam etmiştir. Mizah yazarlığıyla tanınmıştır.
Roman: Çingeneler, Aygır Fatma, Bekri Mustafa
Öykü: Bir Kış Gecesi, Çuvala Şeyhinin Halefi, Altın Babası, Eşkıya Güzeli, Çingene Kavgası, Gonca’nın İntiharı, Tekin Olmayan Kedi

ESAT MAHMUT KARAKURT (1902-1972)

Romanlarında daha çok ulusal duyguları ya da kahramanlık duygularını güçlendirmeye çalışmıştır.
Dünya Savaşı ve Milli Mücadele’yi de işlemiştir. Romanlarının çoğunda Türk askerinin gücünü ve kahramanlığını duyurmak ister.
Kadın ve erkek bütün kişilere aynı ölçüde davranır.
Roman: Vahşi Bir Kız Sevdim, Çölde Bir İstanbul Kızı, Dağları Bekleyen Kız, Allaha Ismarladık, Ölünceye Kadar, Son Gece, Kadın Severse, İlk ve Son, Kocamı Aldatacağım, Sokaktan Gelen Kadın, Ankara Ekspresi, Bir Kadın Kayboldu, Ömrümün Tek Gecesi, Erikler Çiçek Açtı, Son Tren, Kadın İsterse

KERİME NADİR (1917-1984)

Romanlarının sayısı otuz beşi geçer.
Gerçeklik akımına katılmadan romantik aşkı işlemiştir.
İstanbul dışını tanımadığı için bütün romanları İstanbul’da geçer.
Aşkla birlikte yalnızlık, kıskançlık, bunalım gibi konuları da işlemiştir. Genç kızlar, olgun erkekler, kıskanç kadın ve erkekler onun romanlarındaki önemli öğelerdir.
Roman: Yeşil Işıklar, Sonbahar, Kalp Ağrısı, Gönül Hırsızı, Hıçkırık, Samanyolu, Seven Ne Yapmaz, Solan Ümit, Aşka Tövbe, Aşk Rüyası, Kahkaha, Balayı

AHMET ÜMİT (1960-…)

Polisiye roman yazarıdır.
Roman: Sokağın Zulası, Çıplak Ayaklıydı Gece, Bir Ses Böler Geceyi, Sis ve Gece, Agatha’nın Anahtarı, Kar Kokusu, Patasana, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir, Kukla, Beyoğlu Rapsodisi, Aşk Köpekliktir, Başkomser Nevzat, Çiçekçinin Ölümü, Kavim, Ninatta’nın Bileziği, Olmayan Ülke, Bab-ı Esrar, İstanbul Hatırası
Deneme: İnsan Ruhunun Haritası

AHMET ALTAN (1950-…)

Romanlarında hayattan alınmış dolayısıyla gerçekmiş izlenimi veren, inandırıcı olay ve kahramanlar yerine doğal olmayan olay ve kahramanlar vardır.
Roman: Dört Mevsim Sonbahar, Sudaki İz, Yalnızlığın Özel Tarihi, Kılıç Yarası Gibi, İsyan Günlerinde Aşk, Aldatmak, Tehlikeli Masallar
Deneme: Kristal Denizaltı, Gece yarısı Şarkıları, İçimizde Bir Yer, Karanlıkta Sabah Kuşları

BEKİR YILDIZ (1933-1998)         

Konusunu Güneydoğu Anadolu’dan ve orada yaşayan insanlardan, Almanya’da yaşayan Türklerin hayatlarından alır.
Hikâye: Kara Vagon, Kaçakçı Sahan, Sahipsizler, Evlilik Şirketi, Beyaz Türkü, Alman Ekmeği, Dünyadan Bir Atlı Geçti, İnsan Postası, Demir Bebek, Mahşerin İnsanları, Bozkır Gelini.
Roman: Halkalı Köle, Aile Savaşları
Röportaj: Harran, Yaman Göç
Çocuk Kitabı: Şahinler Vadisi, Canlı Tabanca, Arılar Ordusu, Kör Güvercin

MUSTAFA NECATİ SEPETÇİOĞLU (1932-2006)

Romanlarıyla Türklerin Anadolu’ya girişi ve burada devlet kuruşlarını, Selçuklu ve Osmanlı devrinin hikâyesini anlatmıştır.
Türk tarihi romancılığında özgün bir yol izlemiştir.
Ahmet Yesevi dervişlerinin Anadolu’yu Türkleştirmesi ve İslamlaştırmasını ele almıştır.
Tasvirleri, ruh tahlilleri, tarih içinde dilin gelişimini hissettiren üslubu ile romancılığımızda bir merhale sayılır.
Çanakkale ile ilgili üç romanı vardır.
Roman: Kilit, Anahtar, Kapı, Konak, Çatı, Üçler- Yediler-Kırklar, Bu Atlı Geçide Gider, Cevahir ile Sadık Çavuş’un Buğday Kamyonu, Karanlıkta Mum Işığı, Darağacı, Ebemkuşağı, Geçitteki Ülke Ve Çanakkale I / Geldiler ve Çanakkale II / Gördüler ve Çanakkale III / Döndüler
Hikâye: Menevşeler Ölmemeli, Bir Büyülü Dünya Ki
Oyun: Büyük Otmarlar, Çardaklı Bakıcı Köprü, Son Bloklar, Her Bizans’a Bir Fatih

TARIK DURSUN K. (1931-2015)

Roman ve öyküleriyle tanınmıştır.
Konularını önce gençlik serüvenlerinden, zamanla fabrika, yapı ve deniz işçilerinin, esnaf ve küçük memur sınıfının hayat savaşlarından almış ve bu hayat kesitlerini şiirli bir dil ve yoğun bir duyarlılıkla işlemiştir.
Sayısı onu geçen çocuk kitabı yazmıştır.
Hikâye: Hasangiller, Vezir Düşü, Güzel Avrat Otu, Sevmek Diye Bir Şey, Yabanın Adamları, 36 Kasım Tekmili Birden, Bağrıyanık Ömer ile Güzel Zeynep, Bahriyeli Çocuk, İmbatla Dol Kalbim, Ona Sevdiğini Söyle, Ömrüm Ömrüm, Aşk Allahaısmarladık, Yaz Öpüşleri
Roman: Rıza Bey Aile-Evi, İnsan Kurdu, Sabah Olmasın, Denizin Kanı, Kopuk Takımı, Gün Döndü, Kayabaşı Uygarlığın Yükselişi ve Birdenbire Çöküşü, Alçaktan Uçan Güvercin, Kurşun Ata Ata Biter, iyi Geceler Dünya, Ağaçlar Gibi Ayakta

BEKİR SITKI KUNT (1905-1959)

Hikâye yazarıdır. Halktan küçük insanların sorunlarını; bunlara neden olan haksızlıkları; eleştiri ve yergiye de yer vererek dile getirmeye çalışmış bir yazardır.
Gözlemlerden yararlanmıştır, daha çok kişilerin betimlemeleriyle ruhsal çözümlemelerine başvurmuştur.
Hikâye: Memleket Hikâyeleri, Talkınla Salkım, Herkes Kendi Hayatını Yaşar, Yataklı Vagon Yolcusu, Ayrı Dünya, Yeni Hikâyeler

MAHMUT YESARİ (1895-1945)

Kelimenin tam anlamıyla popüler bir yazardır. Romanlarının belkemiği olaylardır. Her seviyede okuyucuya seslenir. Sanat kaygısı yoktur.
Roman: Çoban Yıldızı, Çulluk, Pervin Abla, Ak Saçlı Kız, Tipi Dindi, Bağrıyanık Ömer, Su Sinekleri, Ölü-nün Gözleri, Aşk Yarışı, Yakut Yüzük, Bir Kadın Geçti, Kanlı Sır, Gece Yürüyüşü
Öyküsel röportajlar: Yakacık Mektupları
Oyun: Ayrı Oda, Çürük Merdiven, Sancağın Şerefi, Soyulan Hırsız, Tablo, Asri Hülyalar, Antika Tablo

ERDAL ÖZ (1935-2006)

Baskı karşısında bireylerin yalnızlığını, direncini, umudunu etkin bir duyarlılıkla işledi.
Roman: Odalarda, Yaralısın
Öykü: Havada Kar Sesi Var, Yorgunlar, Cam Kırıkları,
Gezi: Allı Turnam
Anı: Gülünün Solduğu Akşam, Defterimde Kuş Sesleri

ERCÜMENT EKREM TALU (1888-1956)

R.Mahmut Ekrem’in oğludur.
Popüler yazarlardandır.
Yanlış batılılaşma, karaborsacılar, eski İstanbul yaşayışını ele almıştır.
Yaygın şöhretini ‘Meşhedi’ adında bir İranlının abartılı yaşamını konu edinmiş, mizahi hikâye ve romanlarıyla tanınmasını sağlamıştır.
Roman: Evliya-yı Cedid, Asriler, Gün Batarken, Kopuk, Sabri Efendinin Geliri, Meşhedi Aslan Peşinde, Kodaman, Papeloğlu, Gemi Aslanı, Beyaz Şemsiyeli, Çömlek Oğlu Ve Ailesi
Öykü: Teravihten Sahura, Sevgiliye Masallar, Kız Ali, Meşhedinin Hikâyeleri, Gün Doğmayınca

METİN ELOĞLU (1927-1985)

Ressamlığıyla da tanınır.
Güney dergisinde Etem Olgunil adıyla eleştiriler de yazdı.
Garip ve İkinci Yeni şiirine rağmen şiiri kendi yolunda devam etmiştir.
Şiirlerinde umut ve yardım sevinci vardır.
Oğuz Tansel’le Bektaşi fıkralarını şiirleştirdi.
Kendi yaşama koşullarının ve çağının tanığı şiirlerine acıyı, ironiyi birlikte kattı.
Şiir: Düdüklü Tencere, Sultan Palamut, Odun, Horozdan Korkan Oğlan, Tükiye’nin Adresi, Ayşemayşe,
Dizi, Yumuşak G, Rüzgâr Ekmek, Hep, Yine, Şiirce, Ay Parçası, Önce Kadınlar, Bektaşi Dedikleri

DİLAVER CEBECİ (1943-…)

Türk tarihine yönelerek kahramanlık duygularını, vatan millet sevgisini işler; tarihten alınan ilhamla günün olaylarını yorumlar.
Şiir: Hun Aşkı, Şafağa Çekilenler

MUZAFFER BUYRUKÇU (1930-2006)

Konularını İstanbul’un kenar mahallelerinde yaşayan dar gelirli ailelerin dertli, çekişmeli hayatlarından almıştır.
Öykü: Katran, Acı, Korkunun Parmakları, Bulanık Resimler, Kuyularda, Cehennem, Kavga, Mağara Şarkılar Seni Söyler, Günlerden Bir Gün, Hüznün Kar Çiçekleri, Her Yer Karanlık, Bir Hüzün, Şarkı Gibi, Yüzün Yarısı Gece, Bir Aşk Daha, Telefon Konuşmaları, Yalnızlığın Arkasındaki Gülümseme
Roman: Gürültülü Birkaç Saat, Bir Olayın Başlangıcı, Dar Sokaklardaki Duvar, Gece Bitmedi, Ucu Güllü Kundura, Dışarıdaki Rüzgâr, Akan Sular Şarap Olsa, Arkası Yarın, Eski Defterler, Sıcak ilişkiler, Sayılı Günler

F.CELALETTİN (DR.FAHRİ CELAL GÖKTÜLGA) (1895-1975)

Kahramanlarını genellikle kıyıda köşede yaşayan zararsız ruh hastalarından seçmiştir, onların dünyalarını, saplantılarını ölçülü bir abartma ve ince bir mizahla gün yüzüne çıkarmıştır.
Canlı bir konuşma dili ve usta bir anlatışı vardır.
Yapıtları: Talak-ı Selase, Kına Gecesi, Eldebir Mustafendi, Avurzavur Kahvesi, Salgın, Rüzgâr, Çanakkale’deki Keloğlan

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN (1926-1984)

50’den fazla kitabı bulunan şair, şiir plakları, şarkı sözleri ve yergileriyle tanınır.
Genellikle Faruk Nafiz duyarlılığında ve aşk, ayrılık, özlem temaları eksenindeki şiirini 1973’te büyük oğlu Vedat’ın ölmesi üzerine hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi derinliklere, biçim ve öz yoğunlaştırmalarına yöneltti.
Şairlik başarısını aruzla yazdığı rubailerde gösterdi.
Şiir: İnsanoğlu, Deniz Musikisi, Dillere Destan, Aşkımızın Son Çarşambası, Bir Daha Ölmek, İki Kişiye Bir Dünya, Beni Unutma, Karanlığın Gözleri, Akıllı Maymunlar, Seninle Ölmek İstiyorum, Üstüme Varma İstanbul, Sahibini Arayan Mektuplar, Yeni Dünya Rekoru, Sevenler Ölmez, Çigan Gözler, Hüzün Şarkıları, Bir Gün Anlarsın, Sadrazam Kol Kulağı, Mihriban Şiirler, Taşlar ve Başlar, Seni Sevmek, İnşallahla Maşallah, Toprak Oluncaya Kadar, Göbek Davası, Önce Sen Sonra Sen, Rubailer

BAHATTİN ÖZKİŞİ (1928-1975)

Hikâye ve romanlarında insanı, insan sevgisini ele alır.
İki tarihi romanında Osmanlı döneminin teşkilatçılığını sergiler.
Roman: Köse Kadı, Sokakta, Uçtaki Adam
Hikâye: Bir Çınar Vardı, Göç Zamanı
Sokakta: Şehrin geleneklere en bağlı ve sessiz mahallelerinden birinde yaşlı bir kadın öldürülmüştür. Ölünün yaşlı vücudu yirmi yerinden yaralanmıştır. Polis tarafından katil olarak görülen, ölen yaşlı kadının küçük oğlu ise katili “ONLAR” olduğunu söylemektedir. Bu sırada olayla ilgilenmesi için bir komiser tayin edilir. Komiser, bu mahallede yetişmiş, bir süredir uzakta olan ve katil zanlısı olarak görülen adamın çocukluk arkadaşıdır. Arkadaşının kendi annesini öldürmediğinden emindir. Bu mahallede böyle bir cinayetin olduğuna da inanmamaktadır.

SEVGİ SOYSAL (SABUNCU) (1936-1976)

Kadın sorunlarını gündeme getirdiği romanlarıyla konu sıkıntısı çeken Türk romancılığına yeni bir soluk kazandırmıştır.
Öykü: Tutkulu Perçem, Tante Rosa, Barış Adlı Çocuk
Roman: Yürümek, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti, Şafak, Tante Rosa

AYLA KUTLU (1938-…)

Romanlarında orta sınıf insanların özellikle kadınların sorunlarını ve iç dünyalarını anlatmayı benimser.
Öykü: Hüsnüyusuf Güzellemesi, Sen de Gitme Triyandafilis, Mekruh Kadınlar Mezarlığı, Zehir Zıkkım Hikâyeler

İSKENDER PALA (1958-…)

Türk profesörü ve divan edebiyatı araştırmacısıdır.
Divan edebiyatı alanındaki çalışmalarıyla dikkat çeken yazarın çeşitli ansiklopedi ve dergilerde edebi makaleleri yayımlandı.
İlköğretim ve ortaöğretim için Türkçe ve Edebiyat ders kitapları yazmıştır.
“Divan Şiirini Sevdiren Adam” olarak tanınan İskender Pala, İstanbul Kültür Üniversitesi’nde öğretim üyesidir.
Romanları: Od, Şah Sultan, Katre-i Matem, Boğaziçi’ndeki Mücevher, Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk, Ah Mine’l-Aşk
Sözlük: Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü


Türkiye Dışındaki Çağdaş Türk Edebiyatı

  • Azerbaycan Türk Edebiyatı: Bahtiyar Vahapzade, Hüse­yin Şehriyar, Celil Mehmet Kulizade
  • Bulgaristan Türkleri Edebiyatı: Recep Küpçü
  • Kazak Türkleri Edebiyatı: Mağcan Cumabayulı
  • Kazan Türkleri Edebiyatı: Ayaz İshaki
  • Kıbrıs Türk Edebiyatı: Osman Türkay, Özker Yaşın
  • Batı Trakya Türkleri Edebiyatı: Mehmet Hilmi, Abdura­him Dede
  • Kırgızistan Türk Edebiyatı: Cengiz Aytmatov
  • Kırım Türkleri Edebiyatı: İsmail Gaspıralı, Cengiz Dağcı
  • Özbekistan Türk Edebiyatı: Abdülhamit Süleymanoğlu Çolpan, Aybek
  • Türkmenistan Türk Edebiyatı: Ata Atacanoğlu
  • Doğu Türkistan-Uygur Türkleri Edebiyatı: Ziya Samedi
  • Yugoslavya Türkleri Edebiyatı: Nimetullah Hafız
  • Irak Türkleri Edebiyatı: Ata Terzibaşı

TÜRK DÜNYASINDAN ÖNEMLİ SANATÇILAR

OSMAN TÜRKAY (1927 – 2001)

Kıbrıs Türk edebiyatı şair ve yazarıdır.
Gazetecidir; şiirleri dışında deneme ve incelemeleri de vardır.
Nobel’e aday gösterilmiş, uluslararası birçok ödül almıştır.
Eserleri:
Şiir: Yedi Telli, Uyurgezer, Beethoven’den Aydınlığa Uyan­mak, Kıyamet Günü Gözlemcileri, Evrenin Düşünde Gezgin

ÖZKER VAŞIN (1932 – )

Kıbrıs Türk edebiyatı şair ve yazarıdır.
Öykü, tiyatro ve romanları da vardır.
Eserleri:
Şiir: Kıbrıs’tan Atatürk’e, Mehmetçik Kıbrıs’ta, Atatürk’e Saygı Duruşu

ŞEHRİYAR (1904 – 1988)

Azeri Türk edebiyatının büyük şairlerindendir.
Güney Azerbaycan’da yaşamıştır.
Şiirlerinde Azerbaycan Türkçesini kullanmıştır.
Sade ve akıcı bir dili vardır.
Farsça şiirleri İran Edebiyatı’nda da önem taşır.
Eserleri:
Şiir: Heyder Baba’ya Selam, Türkçe Şiirlerinden Seçmeler, Divan (Farsça Şiirleri)

BAHTİYAR VAHAPZADE (1925 – 2009)

Azeri Türk edebiyatının büyük şairlerindendir.
Edebiyat profesörüdür.
Şiirlerinde özellikle yurt ve dil sevgisini işlemiştir.
Genellikle hece ölçüsünü kullanmıştır.
“Menim Anam” şiiriyle tanınmış ve sevilmiştir.
Eserleri:
Şiir: Menim Dostlarım, Çınar, Kökler ve Budaklar, Gün Var Bin Aya Değer, İnsan ve Zaman

İSMAİL GASPIRALI (1851 – 1914)

Kırım Türk edebiyatı yazarıdır.
Gazeteci ve fikir adamı kimliğiyle tanınmıştır.
Rusya’daki ve tüm dünyadaki Türklerin birliğini savunmuştur.
Fikirleriyle Milli Edebiyatçılar üzerinde etkili olmuştur.
Son yıllarını Türkiye’de geçirmiştir.
Eserleri:
Rusya Müslümanları, Avrupa Medeniyetine Bakış, Atlaslı Cihanname

CENGİZ DAĞCI (1920 – )

Kırım Türk edebiyatının ve dünya edebiyatının büyük romancısıdır.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından İngiltere’ye yerleşmiştir.
Sade ve anlaşılır bir dili vardır.
Sovyet egemenliği altındaki Kırım halkının zorlu yaşamla­rını, kendi gözlemlerinden yola çıkarak anlatmıştır.
Eserleri:
Roman: Korkunç Yıllar, O Topraklar Bizimdi, Onlar da İn­sandı, Dönüş, Ölüm ve Korku Günleri, Genç Temuçin, Ba­dem Dalına Asılı Bebekler, Üşüyen Sokak, Yurdunu Kaybe­den Adam, Yoldaşlar
Anı: Anneme Mektuplar

AYAZ İSHAKİ (1878 – 1954)

Kazan Türk edebiyatının yazar ve düşünce adamıdır.
Roman, hikâye ve tiyatroları vardır.
1917 Ekim Devrimi’nden sonra ülkesini terk etmiştir.
Türkiye’de ölmüştür.
Eserleri:
Öykü: Zindan, Familye Saadeti, Ulug Beyrem
Roman: Üyge Taba, Ulug Muhammed, Tatarın Kızı

ABDÜLHAMİT SÜLEYMANOĞLU ÇOLPAN (1897-1938)

Özbek Türk edebiyatı şairlerindendir.
Şiirlerinde bağımsızlığı, kadın haklarını konu edinmiştir.
Tevfik Fikret, Mehmet Akif gibi toplumcu şairlerimizi oku­muş ve onlardan etkilenmiştir.
Eserleri:
Şiir: Uyanış, Tan Sırları, Koşuklarım…

ATA ATACANOGLU (1922 -1989)

Türkmen edebiyatı şairidir.
Heceyle veya serbest lirik şiirler yazmıştır.
Eserleri:
Şiir: Guşgı Galası, Sallancağım Sehra Benim, Çakmak, Men Size Baryan…

CENGİZ AYTMATOV (1928 – 2008)

Kırgız Türk edebiyatının ve dünya edebiyatının tanınmış romancısıdır.
Doğa, aşk ve vatan sevgisi başlıca konularıdır.
Anlatımında Manas destanı gibi Kırgız destanlarının ve efsanelerin etkisi vardır.
“Selvi Boylum” adlı öyküsü oldukça sevilmektedir.
Eserleri:
Roman: Cemile, Kopar Zincirlerini Gülsarı, Toprak Ana, Yüz Yüze, Gün Uzar Yüzyıl Olur (Gün Olur Asra Bedel), Beyaz Gemi
Oyunları: Yıldırım Sesli Manasçı, Kızıl Elma, Cengiz Hana Küsen Bulut, Dişi Kurdun Rüyaları, Sultan Murat…

ZİYA SAMEDİ (1914 – 2000)

Doğu Türkistan edebiyatı yazarıdır.
Tiyatro, roman ve öyküleri vardır.
Eserleri:
Roman: Yılların Sırrı, Gani Batur – Mayimhan, Ahmet Efendi
Öykü: Bir Tane Sigara, Kaysılar Olgunlaştığında, Dertlinin İnleyişi…

 

 

 


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol